27 Eylül 2013 Cuma

Söylemden Gerçeğe: Revizor&Müfettiş

Eylül'13




Söylemek; dile dökmek, tanımlamak sınıflandırmaktır. Görüneni, zahiriyi ve imgelemindekini betimlemek, kendi algınla tespit etmek ve yerleştirmektedir. Söylem bir anlamda gerçeğin yaratıcısı ve o ateşin en geniş körüğüdür. Kendi kendinize bile söyleyemediğiniz şeyleri silikleştirmeye başlarsınız. Farz-ı misal, nefret kelimesi lügatinde yoksa yavaş yavaş sönümlenir zira tarif edemezsin.
Pollyanna’cılık oynamaya da gerek yok, boka gül diyerek onu güzel kokutamazsın ama herkesin kaçtığı o kokunun yanı başında kendini kandıra kandıra oturursun. Karşındaki kendini tarif etmiyorsa senin yaptığın tarif kendi algılarınla kısıtlıdır. Hele ki bir iktidar mekanizmasıysan tarif etmek, tanımlamak, okunur kılmak zorundasındır. Örneğini Gezi eylemleri sonrasında gördüğümüz iktidar afallaması ve iktidarın kitleyi tanımlama çabasının uğradığı azizlikler bu yüzden bana ayrı bir keyif veriyor. Her neyse, Gogol’ün Müfettiş’i de az çok benzer bir düşünme yönteminin sonucunda izleyebileceğimiz bir olaylar silsilesi ile karşımıza çıkıyor.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Romeo A Julie

Eylül'13










Geçtiğimiz gün Brno’da bir “Romeo ve Juliet” temsili izleme imkanım oldu. Oyun dair izlenimlerimi paylaşmadan önce Brno’nun teatral hayatına dair birkaç ayrıntı vermek istiyorum. Brno, Çek Cumhuriyeti’nin güneyinde yaklaşık 300 bin nüfuslu bir şehir. Mimari ve planlama açısından Doğu Avrupa ile Batı Avrupa tarzlarının bir karışımı denilebilir. Yerleşimlerin çoğu Sovyet mimarisinin özelliklerini taşısa da tahmin edilebileceği gibi, kiliseler, müzeler, üniversite-devlet binaları ve özellikle tiyatrolar daha önceki dönemlerin Alman mimari anlayışını yansıtıyor. Şehirdeki tiyatro sahne sayısını tam bilmesem de farklı büyüklüklerde yaklaşık 7-8 tane sahne mevcut. Hemen her gün çeşitli oyunlar, operalar ve müzikaller gösterimde. Bu çeşitlilik sadece Çek tiyatrosunu değil dünya klasiklerini ve henüz klasik olarak adlandırılmayan popüler yapıtları da ihtiva ediyor.