Dolu dizgin devam eden ya da devam
etmesi öngörülen hayatlarımıza eklenen çeşitli yeniliklerin veyahut
tüketim alanlarının eleştirisini yaparken “neoliberal dönüşüm” söz
öbeğini kullanmak olmazsa olmaz hale geldi. Tarihsel-karşılaştırmalı
paradigma içerisinden bakarken ister istemez bu dönüşümü vurgulamak
gerekli oluyor çünkü değişen ve dönüşenin ne olduğunu, nasıl vuku
bulduğunu ilk elden analiz etmek elzemdir. Öte yandan bu değişimin
karşımıza çıkardığı yapılar, bu yapılara bağlı olarak değişen ilişkiler
yapısalcı bir analizin gerekliliğini de ortaya koyuyor. Bu yazıda, diğer
sanat dalları düşünüldüğünde seri üretim halinde pazarlanması nispeten
daha zor olan teatral alanın, tüketim kültürüne hangi noktalardan nasıl
eklendiğine dair bir gözleme giriş yapacağım. Bunun için de Nedim
Saban’ın başlattığı “kablosuz kabare”[1] örneğini ele alacağım.