Bu yazıda Antik Yunan toplumunda konuşma
ve belagatin toplumsal bağlamda nerelere tekabül ettiğine dair çeşitli
metinlerden örneklerle bir çıkarsama yapmaya çalışacağım. Her ne kadar
toplumsal, felsefi ve edebi bağlamda çok geniş bir konu olsa da ele
alacağım örnekler en azından konuya bir giriş mahiyeti taşıyacaktır.
Her ne kadar Roma toplumuna ve kavimler
göçüne atfedilse de “barbar” kelimesi Yunancadır ve doğuşu antik yunana
dayanmaktadır. Barbar, yunanca bilmeyen halkların konuşmalarına ithafen
onların anlaşılmaz sesler çıkardığını (bar bar bar) vurgular. Her ne
kadar Türkçeye çevrilirken buna dikkat edilmese de Aristofanes’in Kuşlar
oyununda buna referanslar mevcuttur(Aristophanes,2006, 77-167). Bu
etimolojik analiz yunan toplumunun kendi kültürel varlığını tanımlarken
konuşmaya nasıl bir önem atfettiğine dair bir fikir verebilir.
Eserlerden örnek vermeden önce konuyu biraz daha açmak için Richard Sennett’a başvurmak yerinde olacaktır. Sennett, Ten ve Taş
isimli kitabında topluluk önünde konuşmanın yani belagatin bir erkeğin,
“erkekliğini” -o dönemki bağlam içerisinde yetişkin ve yurttaş
olabilecek niteliklere haiz olmayı içeren bir tanımlamadır- , felsefi
bağlamda bir insan olarak yetisini ispat edebileceği bir değer olarak
görüldüğünü vurgular. Şöyle ki vücut ısısı teorisinin toplumsal kabulünü
ve toplum normlarıyla ilişkisini ortaya koyar. Bu teoriye göre erkekler
sıcak, kadınlar soğuktur. Bütün antik yunan heykellerinde ve
çizimlerinde erkek bedeninin çıplaklığının vurgulanması bu teori ile
ilişkilidir. Erkeğin vücudunun soğuması onu kadınlaştırır, bu durum
ancak yaşlılıkta kabul edilebilir bir hal alır ki Antik Yunan toplumunda
genellikle yaşlıların daha kapalı giyindiği bir tespittir
(Sennett,2008, s.36). Bu sıcaklığın korunmasının ve artırılmasının
yegane yolu bedensel eğitimler ve bunlardan daha sofistike olarak
belagattir. Belagat toplumsal var oluşun ve bedenini sıcak tutmanın en
etkin yollarından biri ve erkekliğin dolayısıyla yurttaşlığın kanıtıdır.
Belagat yeteneğine sahip olmayanlar köleler ve kadınlar(yurttaş
eşleri)dir. Köle erkekler belagat pratiğinden yoksun oldukları için
giderek soğumuş ve kadınlaşmışlardır. Kadınlardan kastımın yurttaş
eşleri olduğunu belirtmek isterim yoksa sosyal hayata dahil olan ve
yurttaşlarla birlikte çeşitli meclislerde onlara eşlik eden “heteria”
lar bu tanımlamadan muaftırlar(Yılmaz,2011). Belagat o derece önemli bir
yeti ve toplumsal olarak kabul gören bir şeydir ki bir yurttaşın
topluluk önünde konuşma yapması onun toplumsal olarak da kabul görmesi
demektir. Konuşamayan bir erkek yurttaş olma vasfını kaybeder ve
malları, mülkleri üzerindeki hakimiyeti kalkar tıpkı Odyssey
destanındaki Telemachus’un başarmaya çalıştığı gibi(Homer,1996). Bu
konuda yurttaşlar, Aristofanes’in Bulutlar komedyasında da sahnelendiği
üzere sofist olarak adlandırılan hocalardan ders
almaktadırlar(Aristofanes,2008).
Sözü daha fazla uzatmadan belagatin
toplumdaki önemiyle ilgili Ksenophon’un aktardığı bir örneği özetleyecek
olursak(Sennett,2008,s.52-53): Atinalı komutanlar Arginoussai deniz
muhaberesinde denizcileri boğulmaya terk etmekle suçlanıyorlardı.
Komutanların idamını isteyenler konuşmalarını yaptıktan sonra halk
komutanların idam edilmesi için bağırmaya başlamıştı. Ardından
komutanlar benzer sözlerle kendilerini savunmaya kalktılar ve halkı
yanlarına çektiler. Ertesi gün komutanlara karşı tekrar bir konuşma
yapıldı ve halk komutanlara söz hakkı vermeden onların idamını onayladı.
Bir sonraki gün komutanlar lehine yapılan bir konuşmadan sonra halk bu
belagatten etkilenerek komutanların idamına neden olan konuşmacıları
mahkum etti. Görüldüğü üzere Atina’da ne anlattığınızdan ziyade nasıl
anlattığınız kimi zaman ön plana çıkabiliyordu.
Bütün bunlar göz önüne alındığında
Telemachos’un babasının varlığını yiyip bitiren ve annesine göz koyan
taliplere karşı çıkabilmek için kendisini konuşmaya hazırlaması oldukça
önemli bir yerde duruyor. Homeros’un metninde de gördüğümüz üzere
Telemachos bu genç yaşında böylesine bir konuşma yaptığı için ileri
gelen yurttaşlar kutlanmıştı. Telemachos’un savlarını ve babası
Odyssey’in haklarını savunabilmek için topluma onu savunabilecek
yeterliliğe geldiğini kanıtlaması gerekiyordu. Bu konuşma antik yunan da
kişinin kendini var etmesinin yanı sıra yetişkinlik mertebesine ulaşmış
olduğunu ifade ediyordu. Bu basitçe bir ergenliği geri de bırakma
seremonisi değil bir insan olarak tanınma ve saygı görmenin de
ibaresiydi. Odyssey boyunca Homeros’un anlattığı insan olma serüveninin
önemli bir parçası Telemachos’un yaptığı bu konuşma ve babasının
akıbetini sormak üzere gittiği yerlerdeki sözleri oluşturuyor. Bununla
birlikte Odyssey’in konuşmaları ve davranışları misafir olduğu kimselere
kendisini tanıtmadan önde ait olduğu sınıfı göstererek bir “insan”
olarak saygı görmesini sağlıyor.
Antigone’ye bakacak olursak durum daha
açık olarak görülebiliyor. Antigone, bir kadın olarak konuşması Kreon ve
koro tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. Antigone’nin feminist
yorumlarının bir çoğu bu durumu Antigone’nin bir kadın olarak karşı
çıkmasından ibaret olarak ele alırken asıl noktayı gözden kaçırıyor. Bu
nokta Antigone’nin bir kadın olarak konuşma yetisine, felsefi açıdan bir
yurttaş yeterliliğine ve erkeklere atfedilmiş belagat yeteneğine sahip
olduğunun altını çiziyor. Antigone’nin sözleri hem yazılı olmayan
kurallar, etik olarak Kreon’un karşısına dikilirken onun devlet
kanunlarına, otoritesine ve belagatte bir kadınla başa çıkmakta
zorlanarak “erkekliğine” zarar veriyor. Kadınların toplumsal hayatta
konuşmalar yapan birer insan olmadıklarına dair örnekleri Aristofanes’in
Lysistrata ve Ecclesiazusae[2]
-Kadınlar Meclisi veya Kadınlar Mecliste- komedyalarında görebiliyoruz.
Örneğin Ecclesiazusae komedyasında kadınlar erkek kılığında meclise
girip yetkiyi kadınlara devretmek için hazırlık yaparken kocalarının
kıyafetlerini çalıyor, vücutlarını bronzlaştırıyor ve ağda yapmaktan
vazgeçiyorlar. Bunlarla birlikte asıl önem verdikleri şey erkek gibi
konuşma. Çünkü hem kendi yurttaşlıklarını kanıtlayacak hem de meclise
böyle bir karar aldırabilecek tek şey belagat yeteneği. Komedyaların
agon bölümlerinin çoğunlukla belagat savaşlarından oluşması ve
parabasislerinde seslenilen halkın şairin sesini bu şekilde dinlemesi
belagatin önemi vurguluyor. Bir diğer örnek ise yine Aristofanes’in
dönemin demagogu Kleon’u acımasızca eleştirdiği Knights oyunun
halk tarafından birinci seçildikten sonra Kleon’un yaptığı bir
konuşmayla yeniden ordunun başına başkomutan olarak
atanması.(Sommerstein,2011)
Toparlayacak olursak bir antik yunan
felsefesi bir insanın sorgulayabilmesi, kendini ifade edebilmesi ve bu
sayede toplumda kabul görmesine oldukça vurgu yapıyor. Tabi ki bir çok
zaman bu durum tragedyalarda bir hübris kaynağı olarak da görülüyor.
Nasıl ki sfenskin enigmasını çözen Oidipus, kendi verdiği sözlerin
cezasını çekiyor, Antigone belagatin sınırlarını aşarak tanrılar adına
konuşmaya gidiyorsa… Aristotales, bütün bunların karşısında Poetika’da[3] bu aşırılığı eleştiriyor: “Virtue is disposition to choose the mean”.
Kaynakça
* Aristotales, Poetics
*Aristofanes, Bulutlar, çev. Furkan Akderin, 2008
*Aristophanes, Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve diğer oyunları çev: Sabahattin Eyüpoğlu,Azra Erhat. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006
*Homer, Odyssey,çev. Robert Fizgerald, London: The Harvill Press,1996
*Kadınların Taviri: Aristofanes’in Lysistrata’sı ve Yunan Kadınlarının Heterialaştırılması, BÜO Yıllık Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi sayı:10, der. Müjde Yılmaz, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi,2011
* Sennet, Richard, Ten ve Taş, çev. Tuncay Birkan, İstanbul: Metis Yayınları, Temmuz 2008
*Sommerstein, Alan H., Penguin Classic Baskısına Önsöz, çev. Mustafa Yıldız, BÜO Yıllık Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi sayı:10, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi, 2011
Bu yazı aynı zamanda Mimesis Sahne Sanatları Potali'nden yayınlanmıştır...
YanıtlaSilhttp://mimesis-dergi.org/2013/07/antik-yunanda-belagat-ve-erkeklik/