Önümüzdeki yıllarda bir üniversite
tiyatrosu olan BÜO’da (Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nda)
yaşanabilecek bir “oyun seçme” tartışmasına dair küçük bir kurgu yapmak
istiyorum.
———————————————————————————————————-
Bir sonraki sene için üyelerce
seçilen oyunlar projelendirilmiş, dramaturjilerine, ele aldıkları
meselenin ne derece kulübün gündeminde olduğu veya olmasının
amaçlandığına, grubun kadrosuna uygunluğuna, eğitim-araştırma-çeviri
alanlarında gruba kazandıracağı teatral deneyime vb. çeşitli kriterlere
göre değerlendirilmiş, tartışılmıştır. Toplantı devam etmektedir.
– > Bir saniye arkadaşlar, “telif” meselesi ne olacak?
(Sessizlik)
– > Haydi bakalım, sil baştan… Sayalım bakalım isimleri.
– > Shakespeare : Bu olur, öleli 70 yılı geçti.
– > Lorca: 36′da öldürüldü o, geçti 70 yıl, olur olur. Neredeyse Franco’ya rahmet okuyacağız hale bak!
– > Aristophanes: Onu oynarız da çevirdiğimiz makalelere müstehcen diye saldırıyorlar, araştırma ayağı aksar.
– > Vasıf Öngören: Adam ben doğmadan beş sene önce ölmüş, olmaz o.
– >Martin Mcdonagh: Yazar 70′de doğmuş, 70 yıl önce ölmemiş…
–> Ödön Von Horvath: Bak onu ucu ucuna yakalıyoruz, olur o.
– >Özen Yula: Bir
iki seneye ölse, ölür mü acaba? Ya da abi, ecelini beklemeden inisiyatif
alıp öldürsen, sen hapisten çıkana kadar oynarız. Mümkünse öldürmeden
önce şöyle yaklaşık 30 kişilik bir oyun da yazdırıver.
–> Kendi oyunlarımızdan mı oynasak: Bu seneki kadro durumuyla yeni metin yazmak zor, eski oyunlarımızın da “rererereprodüksiyonunu” yapmayalım.
–> Brecht oynayalım yine.
–>2012′de üniversiteden parasını aldılar onun, sıkalım dişimizi 2026′ya ne kaldı.
–> Bence Brecht‘i oynarız, afişe “Ajans kurmanın yanında ajans soymak nedir ki?” yazsak?
–> Ajansın oyunları okuduğunu falan mı sanıyorsun sen, slogan sanırlar, bir de hırsızlıktan dava açmaya kalkarlar.
–>Buldum!!! “Rosenbergler Ölmemeli” oynayalım. İki ucu boklu değnek. Gerisini ONK Ajans düşünsün. ni ha ha ha…
————————————————————————————————————-
Bu tahayyülü bir kenara bırakacak olursak;
Geçtiğimiz ay, BÜO olarak, TAKSAV
tarafından düzenlenen 17. Ankara Uluslararası Tiyatro Festivali’ne
eğitim prodüksiyonu olarak ele aldığımız Brecht’in “Sezuan’ın İyi İnsanı”
oyunuyla katılacak olduğumuzda, oyunumuz ONK Ajans LTD.ŞTİ. tarafından
“telif ücreti” ödemediğimiz gerekçesiyle engellenmek istenmişti. Konunun
hukuki boyutuyla ilgili kısa bir bilgi için ilgili habere göz
atılabilir.[1]
Grup olarak “kar amacı gütmeyen”, “amatör” bir tiyatro grubu olduğumuzu
belirterek Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca
telif ödeme sorumluluğundan muaf olduğumuzu söylemiştik. Bir vakıf
olarak kar amacı gütmese bile TAKSAV’ın festivalinin “biletli” olduğu
söyleyen ajans bu savımızı kabul etmemişti. Bir öğrenci kulübü olarak
yasalar karşısında tüzel bir kimliğimiz var olmadığından ONK Ajans,
muhatap olarak Boğaziçi Üniversitesi almış ve yapılan görüşmeler
sonucunda Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’nce ajansa telif ücreti
ödenmiştir. Bu sorun sadece BÜO ile sınırlı kalmamış ancak farklı
durumlarda farklı işleyişler gerçekleşmiştir. Bu muğlak durumda, telif
ve oyun oynama izinleri konusundaki düzenlemelerde bir “kaçak inşaat”
hukuku uygulanmıştır.
Üniversite tiyatrolarının gündemine
uzaydan yapılan bir antre gibi gelen bu konu üzerine, grupların sanatsal
üretimlerini ve bu üretimlerin kamusallaşmasına yönelik böyle bir
engellemeye karşı neler yapılabileceğini tartışmasının başlamış olması
umut verici. İlgili kanunun, amatör tiyatroların oyunlarının seyirciyle
buluşmasını engelleyecek biçimde yorumlanmasının kabul edilemez olduğu
ve bu durumun üniversite tiyatrolarına büyük bir darbe halini aldığı
ortaklaşılan bir görüş. Meselenin teknik, hukuki boyutunda çok fazla
boğulmak istemiyorum çünkü politik ve etik bağlamda yapılması gereken
tartışmaların daha önemli olduğu kanaatindeyim.
Ödenekli tiyatroların,özel tiyatroların
yanında amatör tiyatro topluluklarının ki özellikle üniversite tiyatro
gruplarının sene boyunca azımsanamayacak sayıda seyirciyle buluştukları
bir gerçektir. Gruplar sadece kendi kampüs seyircileriyle değil, çeşitli
üniversite tiyatro şenlikleri, farklı festivaller aracılığıyla çok daha
çeşitli bir seyirci profiline sahiptirler. Yaptıkları teatral üretimle
böyle bir canlılık yaratan grupların, bu üretimlerinden “kâr” elde
etmedikleri de göz önüne alınırsa piyasacı bir anlayışla telif ödemek
zorunda bırakılmaları en hafif tabirle etik sınırları zorlamaktadır.
Hele ki tiyatroyla ilişkisi, telif haklarına haiz oldukları oyunların
kendilerinden habersiz oynanıp oynanmadığını “google” aracılığıyla
kontrol etmekle sınırlı olan bir ajansın bu konuda karar merci olması
acı bir durumdur. Tiyatroda özerklik tartışmalarının yapıldığı bir
dönemde, “kâr elde etme amacı olmayan” ismiyle müsemma, amatör bir
tiyatronun Brecht oyunu sahnelemek istediğinde, telif sebebiyle oyununu
sadece kendi kampüsüyle sınırlı tutmaya zorlanması nereden bakarsanız
bakın hem Brecht’e hem tiyatroya hem de seyirciye bir ayıp, haksızlık ve
ukalalıktır.
ONK Ajans’ın resmi sitesinde[2] tiyatro haklarıyla ilgili “ONK Ajans için “tiyatro alanında tek yetkili kuruluştur” denilebilir.“
ibaresi yer almakta. Amatör tiyatroların oyunları, teatral üretimleri,
emekleri bir “limited şirketi”nin iki dudağının arasına, daha doğrusu
doldurulmaya çalışılan cebine bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu durum
sadece amatör tiyatrolar için değil tüm tiyatro camiası için yüz
kızartıcıdır.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’nün
def-i bela kabilinden ONK Ajans’a telif ödemesi yapmış olması konuyu
kapatmamıştır. Neoliberal algının amatör tiyatrolar üzerindeki bu
tezahürü, tekerrür etmeyecek şekilde tasfiye edilene kadar bu konu
gündemde kalacaktır. Bu süre içinde oyunların oynanıp oynanmaması
hakkında söyleyeceğim son söz şudur:
“Ferman ONK Ajansın, sahneler bizimdir!”
[1] ONK Ajans’tan “Tuhaf” Talep! http://mimesis-dergi.org/2012/10/onk-ajanstan-tuhaf-talep/
[2] http://www.onkajans.com/about.php?page=aboutus (10.12.2012)
Bu yazı aynı zamanda Mimesis Portal'de yayınlanmıştır...
YanıtlaSil