26 Mart 2012 Pazartesi

Sessizliğe, Vahşete, Hayatın “Kaçak” Haline Dair

12.01.2012


Ne zaman uzak, sıcak bir hayale tutunur insan?
Ne zaman haykırışları gözyaşlarıyla kesilir?
Ne zaman eline kalemi aldığında “umut” yazmak isterken “–suz” kendiliğinden çıkagelir?
Yüreği 33 yerden kurşunlanmışken, 35 can sarhoş atlarıyla koyun koyuna uzanırken, hangi tiradı atabilir bir oyuncu “barış” tan başka?
Hangi imgeyi kullanabilir, yerlerde sürünen bir insan ve ona “yasal mermisiyle” yaklaşan bir adam gözünün önünden gitmezken…
Ne suçlamak ne de lanetlemek dindirir öfkeyi, çaresizliği, içinden gelen yaşları…
İçtiği kaçak sigaranın dumanı, parçalanmış bir çocuk bedenine dönerken neye yarar bir nefes daha almak?
Elini uzattığında dağılan duman gibi dağılmışsa 13 yaşında bir çocuğun bedeni…
Sessizliğin vahşetle özdeşleştiği kaç an olmuştur şu canına yandığım dünyada…
— Efendim? Birisi bir şey mi söyledi? “Barış” diye haykıran, “insanlığının” peşinde koşan insanların çığlıkları, bomba gürültüleriyle bastırılmışken ben hiçbir şey olmamış gibi sahneye çıkamam mı dedi?
Üzerinden yıllar geçmeden, iktidar değişmeden, statüko kendini yenilenemeden Uludere’ye ağıt yakabilecek, Uludere’nin hesabını sorabilecek insanlar, sanatçılar bu kadar azsa, geri kalanlarınızın gelip yüzlerinize tükürdüğümüzde hangi yüzle temizleyeceksiniz o tükürüğü…
Kolay mı sanıyorsunuz bir insanın içinde tuttuğu son sıcak nefesini bir dağ yamacında gözlerine toprak dolmuşken vermesini… O anda ne düşündü hiç merak etmediniz mi?
Ölmeyenler, ölemeyenler henüz öldürülmeyenlerin ne duyumsadığını içten içe bile olsa merak ettiniz mi?
“Sevmek-ölmek kimi zaman rezilce korkuludur,
İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur,
Tutsak, ustura ağzında yaşamaktan”

Diyelim ki bir anlığına insanlığınıza geldi, ses çıkardınız, bir damla gözyaşı da “hayatın kaçak halini” yaşayanlar için düşürdünüz yüzyıllardır kendi insanının kanıyla ağulanmış bu topraklara…
Üsttekiler tiyatronuzu başınıza yıkar diye korkmayın…
Nasıl olsa vicdanlarınız o sahneyi başınıza geçirecektir…
Son kelam…
“Bayrakları bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır,
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa: utanmalıdır.”

1 yorum: